Source |
Uzun süreli birlikteliklerin sırrı hep merak edilmiştir.
Özellikle bizim bir nesil öncemize denk gelen anne-babalarımızın yaş grubundaki
insanların sürdürdüğü evliliklerin köklü ve kalıcı olması bizim neslimizde “nasıl
oluyor da aynı insanla çeyrek asır/yarım asır geçirip sıkılmıyorlar” algısı
yaratmıştır. Özellikle de bizim neslimizin ilişkileri saman alevi gibiyken,
sabun köpüğü gibi gelip geçerken…
Özellikle bizim bir nesil öncemize denk gelen anne-babalarımızın yaş grubundaki
insanların sürdürdüğü evliliklerin köklü ve kalıcı olması bizim neslimizde “nasıl
oluyor da aynı insanla çeyrek asır/yarım asır geçirip sıkılmıyorlar” algısı
yaratmıştır. Özellikle de bizim neslimizin ilişkileri saman alevi gibiyken,
sabun köpüğü gibi gelip geçerken…
Sadece 16 süren ve başarısız sonuçlanan evliliğimin ardından
pek çok şeyin muhasebesini yaptığım gibi bu konu üzerine de uzun uzun düşünme
fırsatım oldu, ayrıca ilişkilerle ilgili çokça da kitap okudum bu dönemde.
Kural diyemeyeceğim, zira ikili ilişkilerin kuralları ve kalıpları olmayacağını
konuşmuştum daha önce, belli temel taşları olduğuna karar verdim happy ever
after şeklinde yaşayabilmek için.
pek çok şeyin muhasebesini yaptığım gibi bu konu üzerine de uzun uzun düşünme
fırsatım oldu, ayrıca ilişkilerle ilgili çokça da kitap okudum bu dönemde.
Kural diyemeyeceğim, zira ikili ilişkilerin kuralları ve kalıpları olmayacağını
konuşmuştum daha önce, belli temel taşları olduğuna karar verdim happy ever
after şeklinde yaşayabilmek için.
1 – Saygıyı hiçbir zaman elden bırakmamak: Saygıyla ilgili
uzunca bir yazı zaten yazmıştım. Bence sadece kadın erkek ilişkilerinde değil
komün halinde yaşadığımız bu hayatta, aidiyeti sürdürebilmenin en önemli şartı
karşındakine saygı duymak. Karşındakinin görüşlerine, dinine, özel hayatına,
dünyaya bakış açısına saygı duyabilmek.
uzunca bir yazı zaten yazmıştım. Bence sadece kadın erkek ilişkilerinde değil
komün halinde yaşadığımız bu hayatta, aidiyeti sürdürebilmenin en önemli şartı
karşındakine saygı duymak. Karşındakinin görüşlerine, dinine, özel hayatına,
dünyaya bakış açısına saygı duyabilmek.
2 – Birey olarak sadece kendine zaman ayırabilmek: Çift
olunca ‘ben’ olmayı unutan bir milletiz ne yazık ki. Hayatımıza biri girdiği
anda ailemizi ve arkadaşlarımızı hemen ihmal etmeye meyilliyiz. Önceden belki
tek başımıza belki de en yakın arkadaşlarımızla yaptığımız aktiviteleri
partnerimizle yapmaya başlarız çift olunca, onun bu aktiviteden keyif alıp
almayacağını düşünmeden. Oysa dedik ya, bambaşka aileler tarafından bambaşka
şekilde yetiştirilmiş iki insanız aslında ve bu iki insanın zevkleri,
hoşlandığı aktiviteler ve bu aktiviteleri yapmayı sevdiği insanlar elbette ki
farklı olacaktır. Başarıyla sürdürmek istiyorsak ilişkilerimizi, hem kendimize
hem de karşımızdakine bireysel geçirebileceğimiz zaman yaratmalıyız. O gidip
arkadaşlarıyla playstation oynayabilmeli, biz de arkadaşlarımızla sinemaya
gidebilmeliyiz. Ne yazık ki birlikte geçirilen zaman arttıkça çiftlerin
birbirinden sıkılma oranı da o kadar artıyor. Anne-babalarımızı düşünün mesela,
anne genellikle ev hanımı olurdu, babaysa sabah iş için çıkar akşam eve
gelirdi. Anne gün boyunca ev işlerini yapar, arkadaşları ile güne gider, pazara
gider, çocuklarının okuluna gider, ödevleriyle ilgilenirdi. Yani bu iki insanın
birbirinden ayrı da hayatları vardı. Akşamları bir araya geldiklerindeyse ayrı
geçirdikleri zamanlarda olanları birbirine anlatıp sonrasında bu kez birlikte
meyve yiyip televizyon izlerlerdi. Modern zamanımızda bizim yapamadığımız şeyi
onlar hayatın gerekliliği olarak yerine getiriyordu yani. Bu yüzden bir’ey
olduğunu unutmadan ‘çift’ olabilmeliyiz hepimiz.
olunca ‘ben’ olmayı unutan bir milletiz ne yazık ki. Hayatımıza biri girdiği
anda ailemizi ve arkadaşlarımızı hemen ihmal etmeye meyilliyiz. Önceden belki
tek başımıza belki de en yakın arkadaşlarımızla yaptığımız aktiviteleri
partnerimizle yapmaya başlarız çift olunca, onun bu aktiviteden keyif alıp
almayacağını düşünmeden. Oysa dedik ya, bambaşka aileler tarafından bambaşka
şekilde yetiştirilmiş iki insanız aslında ve bu iki insanın zevkleri,
hoşlandığı aktiviteler ve bu aktiviteleri yapmayı sevdiği insanlar elbette ki
farklı olacaktır. Başarıyla sürdürmek istiyorsak ilişkilerimizi, hem kendimize
hem de karşımızdakine bireysel geçirebileceğimiz zaman yaratmalıyız. O gidip
arkadaşlarıyla playstation oynayabilmeli, biz de arkadaşlarımızla sinemaya
gidebilmeliyiz. Ne yazık ki birlikte geçirilen zaman arttıkça çiftlerin
birbirinden sıkılma oranı da o kadar artıyor. Anne-babalarımızı düşünün mesela,
anne genellikle ev hanımı olurdu, babaysa sabah iş için çıkar akşam eve
gelirdi. Anne gün boyunca ev işlerini yapar, arkadaşları ile güne gider, pazara
gider, çocuklarının okuluna gider, ödevleriyle ilgilenirdi. Yani bu iki insanın
birbirinden ayrı da hayatları vardı. Akşamları bir araya geldiklerindeyse ayrı
geçirdikleri zamanlarda olanları birbirine anlatıp sonrasında bu kez birlikte
meyve yiyip televizyon izlerlerdi. Modern zamanımızda bizim yapamadığımız şeyi
onlar hayatın gerekliliği olarak yerine getiriyordu yani. Bu yüzden bir’ey
olduğunu unutmadan ‘çift’ olabilmeliyiz hepimiz.
3 – Dinleyebilmek: Duymakla dinlemek arasında bakmak ile
görmek arasında olduğu gibi ince bir çizgi vardır. Çoğumuz karşımızdakini
dinlediğimizi zannederiz ama sadece onu duyarız. Yani amiyane tabirle bir
kulağımızdan girer diğer kulağımızdan çıkar. Etkili dinleme üzerine bir sürü
seminer verilip birçok kitap yazıldığına göre hayatın temelinde büyük bir yer
tutmaktadır bu konu. Ve bizler maalesef dinlemeyiz. Müzik dinliyoruz deriz
örneğin ama müziği bile sadece duyarız; normalde dinlediğimiz şarkıların
ayrıldığımızda bize daha anlamlı gelmesi bu yüzdendir. İlişkilerimizde de
partnerimizin anlattığını sadece duyarsak, uzun vadede sorunlar yaşanacaktır.
Sadece duyduğumuz değil, karşımızdakinin gözünün içine bakarak
dinleyebildiğimiz zaman her şey daha sağlam olacaktır.
görmek arasında olduğu gibi ince bir çizgi vardır. Çoğumuz karşımızdakini
dinlediğimizi zannederiz ama sadece onu duyarız. Yani amiyane tabirle bir
kulağımızdan girer diğer kulağımızdan çıkar. Etkili dinleme üzerine bir sürü
seminer verilip birçok kitap yazıldığına göre hayatın temelinde büyük bir yer
tutmaktadır bu konu. Ve bizler maalesef dinlemeyiz. Müzik dinliyoruz deriz
örneğin ama müziği bile sadece duyarız; normalde dinlediğimiz şarkıların
ayrıldığımızda bize daha anlamlı gelmesi bu yüzdendir. İlişkilerimizde de
partnerimizin anlattığını sadece duyarsak, uzun vadede sorunlar yaşanacaktır.
Sadece duyduğumuz değil, karşımızdakinin gözünün içine bakarak
dinleyebildiğimiz zaman her şey daha sağlam olacaktır.
4 – Sabretmek: Hayat her zaman bizi sınayacak şeyler çıkarır
karşımıza. Belki maddi konularda, belki sağlığımızla, belki işimizle, belki de
maneviyatımızla ilgili bizi sınavlara tabi tutar. Başımıza geleni yaşarken hep
en kötüsünü yaşadığımızı düşünürüz, bazen isyan bile ederiz neden benim başıma
geliyor bunlar diye. Verilen bu tepki o an için mantıklı olabilir, çünkü
aslolan anı yaşamaktır ve an bize belki üzüntü belki acı belki parasızlık belki
de hastalık getirmiştir. An’ın getirdiği duyguları yaşama önemli olduğu gibi içimizle,
benliğimizle olan bağlantıyı koparmamak da bir o kadar önemlidir. İsyan etmeden
sabretmek ve kötü günler bittiğinde her şeyin önceye göre çok daha güzel
olacağına inanmak benliğimizin hırpalanmasını engelleyecek ve içimizi rahatlatacaktır.
Benliğimizi korudukça da yaşanan fırtınada ilişkimiz çok az yara alır. Yani hem
kendimizi hem de ilişkimizi koruma altına almış oluruz.
karşımıza. Belki maddi konularda, belki sağlığımızla, belki işimizle, belki de
maneviyatımızla ilgili bizi sınavlara tabi tutar. Başımıza geleni yaşarken hep
en kötüsünü yaşadığımızı düşünürüz, bazen isyan bile ederiz neden benim başıma
geliyor bunlar diye. Verilen bu tepki o an için mantıklı olabilir, çünkü
aslolan anı yaşamaktır ve an bize belki üzüntü belki acı belki parasızlık belki
de hastalık getirmiştir. An’ın getirdiği duyguları yaşama önemli olduğu gibi içimizle,
benliğimizle olan bağlantıyı koparmamak da bir o kadar önemlidir. İsyan etmeden
sabretmek ve kötü günler bittiğinde her şeyin önceye göre çok daha güzel
olacağına inanmak benliğimizin hırpalanmasını engelleyecek ve içimizi rahatlatacaktır.
Benliğimizi korudukça da yaşanan fırtınada ilişkimiz çok az yara alır. Yani hem
kendimizi hem de ilişkimizi koruma altına almış oluruz.
Yine uzun bir yazı oldu ve aslında hepimizin bildiği şeyleri
bir kez daha yazmış oldum. Yine de yazarak rahatladığım gibi okuyup da
rahatlayanlar, biraz olsun içini ferahlatan insanların olması duygusu bile iç
motivasyonumu artırıyor. İyi ki varsınız.
bir kez daha yazmış oldum. Yine de yazarak rahatladığım gibi okuyup da
rahatlayanlar, biraz olsun içini ferahlatan insanların olması duygusu bile iç
motivasyonumu artırıyor. İyi ki varsınız.
26 Yorum Var
Uzun ilişkiler yaşayamıyo oluşumuzun en büyük sebebi tüketmek bence. Öyle bir hızla tüketiyoruz ki her şeyi sanki kaçacakmış gibi bir süre sonra elimizde hiç bir şey kalmıyor. Sıkılıveriyor insanlar bir süre sonra her şeyden, bu hayatımızdaki her şey için geçerli, kimse birbirine kavuşmak için büyük çabalar harcamıyor, evlendikten sonra birbirleri ile ilgili merak edecekleri tek bir şey bile kalmıyor çoğu evliliklerde..
evet meryemcim dediğin gibi bizim neslimizin en büyük problemi tüketmek ve doyumsuzluk… maalesef ilişkilerde de bu böyle devam ediyo…
ve yine mükemmel bir anlatım. Yaşam koçum olur musun Hamido? 🙂
olurum bebişim ayıp ediyosun 🙂
Harika bir yazı Hamide 🙂 Rehber niteliğinde…
teşekkür ederim tuğbacım 🙂
Canım, tabi bunlara bakıp bakıp ben nerede hata yaptım acaba öncekilerde diye düşünürüz hepimiz de ama şu da var, ''Bazen ne yaparsan yap, olmuyor'' Olmayınca olmuyor işte canım.
heh be sevdam, senin de dediğin gibi bazen ne yaparsan yap olmuyo o zaman da yeni modelle değiştireceksin artık 🙂
Cok cok önemli noktalara deginmissin , bu zamanda once sevgili olup sonra evlilige adim atiyoruz ve evlendigimiz kisinin cogunlukla bilmedigimiz bi yani kalmiyor belki.de bu yuzden gorucu usulu evlilikler daha uzun sureli. İyi geldi bu yaziyi okumak 🙂
ikisinin de biraz avantajı biraz dezavantajı var ve maalesef formülü de yok bu işin. kumar… net olarak…
Bazen ne olursa olsun bir ilişki yürümüyorsa yürümüyor işte Hamidem. Hep öğütler verilir ama sen bunu kendine, hayatına nasıl uygulayabilirsin önemli olan o. Bilmiyorum ya ilişkiyi sürdürmek ve kalıcı olmasını sağlamak özellikle bu zamanda çok zor.
evet aslıcım sevdaya da dediğin gibi olmuyorsa zaten bırakacaksın. kendini üzdüğüne yorduğuna yıprattığına değmez…
doğru tespitler Hamide , :))
sağol tatlım…
Anneannem ise üç maddeyle özetler uzun evliliğin sırrını kuzum:
-Sevgi
-Saygı
-Hoşgörü.
Bunlar olunca evlilikler uzuyor, mutluluk artıyor ve topluma da hayırlı evlatlar yetişiyor…
valla kuzum ananeler ne derse doğrudur zaten, tecrübe konuşuyor onlar biliyo bu işi…
Sende iyi ki varsın canım.. Yine okurken içime indiğim bir yazındı..
ne mutlu bana o zaman kuzum…
bunlar çok doğru şeyler hamidecim tekrar hatırlamak iyi oldu kesinlikle senin gibi düşünüyorum, özellikle çiftler kendilerine bireysel olarak zaman ayırabilmeli, özlemeli yeri geldiğinde..
evet ceciliacım kesinlikle katılıyorum bireysel zaman ipleri az da olsa gevşek tutmak önemli…
Ya çok güzel yazıyosun böyle okurken kendi hayatım gözlerimin önünden geçippp gidiyo 🙂 benimde 7 yıllık bir ilişkim var ama bide bana sor o kadar yılı 🙂 neyse çok haklısın…
uzun süreli ilişki valla sana helal olsun 🙂 nazar değmesin diyeyim…
Şu hayatta ilişkiler konusunda emin olduğum birşey varsa o da şu ki "Kaçan kovalanır" Hamidecim. İnsanoğlu zor olanı seviyor zira, kolay elde edileni değil..
o konu apayrı bir konu canım, belki bundan sonraki yazımda onu işlerim :))
uzun ilişki insan doğasına aykırı 🙂
Kisisel is baslatmak için bir kredi gerekiyor ?.
faturanizi ödemek için bir kredi gerekiyor mu?
Simdi [email protected] bize hemen kredi transferi ile devam etkinlestirmek için: Eger ilgileniyorsaniz lütfen bu e-postayi basvurun. Ayrica bu e-postaya burada bize ulasabilirsiniz: ([email protected]) Eger ilgileniyorsaniz dolgu ve bu bilgileri dönerseniz biz,% 2 faizle kredi veriyor.