İkili
ilişkiler bence bu dünyada insanoğlunun en çok eforu sarf ettiği işlerden biri.
Ama yaradılış teorisinden yola çıkarsak da yaradan yalnız olmamızı istemediği
için Adem’in yanına Havva’yı yaratmış, ona yar, yardımcı olsun diye. İnsanlık
var olduğundan beri sürdüregeldiğimiz “birlikte olma” eylemi, nedense hala
gizemini koruyan, hiçbir kalıba uymayan bir sır aslında bizler için.
ilişkiler bence bu dünyada insanoğlunun en çok eforu sarf ettiği işlerden biri.
Ama yaradılış teorisinden yola çıkarsak da yaradan yalnız olmamızı istemediği
için Adem’in yanına Havva’yı yaratmış, ona yar, yardımcı olsun diye. İnsanlık
var olduğundan beri sürdüregeldiğimiz “birlikte olma” eylemi, nedense hala
gizemini koruyan, hiçbir kalıba uymayan bir sır aslında bizler için.
Hal
böyleyken ilişkilerimizde sorunlar yaşamamız, arada inişler çıkışlar olması çok
normaldir. Düşünsenize, iki farklı ailede yetişmiş, belki bambaşka şehirlerde
hatta bazen bambaşka ülkelerde büyümüş, apayrı eğitimler almış iki insan bir
gün bir araya geliyor, “bundan sonraki hayatımızı beraber geçireceğiz” diyor. Ne
kadar zor aslında değil mi? Aynı anne babanın genlerini alarak doğan kardeşler
ve hatta tek yumurta ikizleri bile kendilerini meydana getiren kilit taşlar
aynı bile olsa birbirinden farklı alışkanlıklara, zevklere, huylara sahipken;
her anlamda yabancı biriyle bir ömür geçirmeye çalışmak, buna karar vermek ve
sonrasında bunu başarıyla yürütmek gerçekten yorucu ve emek isteyen bir süreç.
böyleyken ilişkilerimizde sorunlar yaşamamız, arada inişler çıkışlar olması çok
normaldir. Düşünsenize, iki farklı ailede yetişmiş, belki bambaşka şehirlerde
hatta bazen bambaşka ülkelerde büyümüş, apayrı eğitimler almış iki insan bir
gün bir araya geliyor, “bundan sonraki hayatımızı beraber geçireceğiz” diyor. Ne
kadar zor aslında değil mi? Aynı anne babanın genlerini alarak doğan kardeşler
ve hatta tek yumurta ikizleri bile kendilerini meydana getiren kilit taşlar
aynı bile olsa birbirinden farklı alışkanlıklara, zevklere, huylara sahipken;
her anlamda yabancı biriyle bir ömür geçirmeye çalışmak, buna karar vermek ve
sonrasında bunu başarıyla yürütmek gerçekten yorucu ve emek isteyen bir süreç.
Kuralı,
kitabı olmasa da bu süreci sürdürebilmek, birliktelikleri yürütebilmek için
genel geçer bazı noktalar vardır. Bunlardan bence en önemlisi karşılıklı
saygıdır. Birisi karşısındakine, onun huylarına, alışkanlıklarına, yetişme
tarzına, işine, ailesine saygı duymadığı ya da diğerinden daha az saygı duyduğu
zaman bence görünmez bir çatlak açılır ilişkide. Karşındaki hırslı biri
olabilir, alıngan olabilir, sürekli başarmak isteyen yapıda olabilir, hatta uç
bir örnek bile olsa katil bir baba ile hırsız bir annenin yetimhanede büyümüş
çocuğu bile olabilir. Her kim olursa olsun, ne özellikler taşırsa taşısın, o
kişinin o karakterde olmasını sağlayan her şey, saygı duyulması gereken o
geçmişte yatar. Burada karıştırılmaması gereken bir şey vardır ki, eleştirmek
karşındakine saygı duymadığın anlamına gelmez. Birlikte olduğunuz kişi yine
saygı sınırları içerisinde size eleştiride bulunuyorsa, onu dinlemeniz gerekir.
Çünkü o size duyduğu saygıdan ötürü sizi çözümlemiş, neleri yapsanız/yapmasanız
önce sizin sonrasında da ilişkiniz için yarar sağlar’ı bulmuş ve size bunu
sunmuştur. Aklınıza yatmayacak bile olsa, tepki vermeden önce onu
dinlemelisiniz. Çünkü dinlemek sizin de ona saygı duyduğunuz, önem verdiğiniz
anlamına gelir.
kitabı olmasa da bu süreci sürdürebilmek, birliktelikleri yürütebilmek için
genel geçer bazı noktalar vardır. Bunlardan bence en önemlisi karşılıklı
saygıdır. Birisi karşısındakine, onun huylarına, alışkanlıklarına, yetişme
tarzına, işine, ailesine saygı duymadığı ya da diğerinden daha az saygı duyduğu
zaman bence görünmez bir çatlak açılır ilişkide. Karşındaki hırslı biri
olabilir, alıngan olabilir, sürekli başarmak isteyen yapıda olabilir, hatta uç
bir örnek bile olsa katil bir baba ile hırsız bir annenin yetimhanede büyümüş
çocuğu bile olabilir. Her kim olursa olsun, ne özellikler taşırsa taşısın, o
kişinin o karakterde olmasını sağlayan her şey, saygı duyulması gereken o
geçmişte yatar. Burada karıştırılmaması gereken bir şey vardır ki, eleştirmek
karşındakine saygı duymadığın anlamına gelmez. Birlikte olduğunuz kişi yine
saygı sınırları içerisinde size eleştiride bulunuyorsa, onu dinlemeniz gerekir.
Çünkü o size duyduğu saygıdan ötürü sizi çözümlemiş, neleri yapsanız/yapmasanız
önce sizin sonrasında da ilişkiniz için yarar sağlar’ı bulmuş ve size bunu
sunmuştur. Aklınıza yatmayacak bile olsa, tepki vermeden önce onu
dinlemelisiniz. Çünkü dinlemek sizin de ona saygı duyduğunuz, önem verdiğiniz
anlamına gelir.
Dünya
üzerindeki her ilişki birbirinden farklı olsa da insan doğası ilkel içgüdüleri
aynı olduğu için ikinci önemli nokta sevmek ve de sevilmek duygusudur. Herkes sevilmek ister. Bu istek anne karnında başlar, daha doğrusu anne karnındayken
alışırız buna. Doğduğu andan itibaren ebeveynlerinden koşulsuz sevgi alan bünyenin,
büyüyüp kendi dünyasına adım attığı zamanda da ilk arayacağı şey de sevilmek
olur. Arkadaşlıklarında da bu böyledir, ikili ilişkilerinde de. Sevilmek böylesine
normal bir içgüdü iken, genellikle herkes sevme’yi atlar ya da gerekli önemi
vermez. Öyle ki kişi kendisini başkaları tarafından sevilmenin muhtaçlığına o
kadar kaptırmıştır ki, kendisini sevmeyi de unutur. Ve diğer bir çatlak da
burada başlar. İnsan bir başkasını gerçekten sevmek istiyorsa önce kendisini
sevmelidir. Aynaya baktığında karşısında şikayet ettiği, memnun olmadığı birini
değil, olmaktan gurur duyduğu kişiyi görmelidir. Bir arkadaşımın dediği gibi, sen’cil
değil ben’cil olmalıdır. Ancak bunu yaptığı zaman karşısındakini gerçekten
sevebilir ve sevilmeye olan muhtaçlığını azaltabilir.
üzerindeki her ilişki birbirinden farklı olsa da insan doğası ilkel içgüdüleri
aynı olduğu için ikinci önemli nokta sevmek ve de sevilmek duygusudur. Herkes sevilmek ister. Bu istek anne karnında başlar, daha doğrusu anne karnındayken
alışırız buna. Doğduğu andan itibaren ebeveynlerinden koşulsuz sevgi alan bünyenin,
büyüyüp kendi dünyasına adım attığı zamanda da ilk arayacağı şey de sevilmek
olur. Arkadaşlıklarında da bu böyledir, ikili ilişkilerinde de. Sevilmek böylesine
normal bir içgüdü iken, genellikle herkes sevme’yi atlar ya da gerekli önemi
vermez. Öyle ki kişi kendisini başkaları tarafından sevilmenin muhtaçlığına o
kadar kaptırmıştır ki, kendisini sevmeyi de unutur. Ve diğer bir çatlak da
burada başlar. İnsan bir başkasını gerçekten sevmek istiyorsa önce kendisini
sevmelidir. Aynaya baktığında karşısında şikayet ettiği, memnun olmadığı birini
değil, olmaktan gurur duyduğu kişiyi görmelidir. Bir arkadaşımın dediği gibi, sen’cil
değil ben’cil olmalıdır. Ancak bunu yaptığı zaman karşısındakini gerçekten
sevebilir ve sevilmeye olan muhtaçlığını azaltabilir.
Şu ana
kadar anlattıklarım basit bir denklem aslında. Benim gibi mühendis kafalılar
için ve de durumu somutlaştırmak için konuyu şöyle özetleyeyim:
kadar anlattıklarım basit bir denklem aslında. Benim gibi mühendis kafalılar
için ve de durumu somutlaştırmak için konuyu şöyle özetleyeyim:
Sevilme
ihtiyacınız 10x kadar olsun. Siz kendinizi 1x kadar severseniz 9x’ini dışarıdan
beklersiniz. Eğer bu 9x’i size verecek birileri olmazsa 1x sevgiyle mutsuz,
tatmin olmamış hissederek yaşar; aynadaki aksinizden hoşnut olmazsınız. Ama bu
10x’lik sevgi ihtiyacınızın 8x’ini kendinizi severek karşılarsanız kalan 2x’i
birisi size verirse ne ala, vermezse de siz 8x’le zaten mutlusunuzdur, o 2x
olmasa da olur.
ihtiyacınız 10x kadar olsun. Siz kendinizi 1x kadar severseniz 9x’ini dışarıdan
beklersiniz. Eğer bu 9x’i size verecek birileri olmazsa 1x sevgiyle mutsuz,
tatmin olmamış hissederek yaşar; aynadaki aksinizden hoşnut olmazsınız. Ama bu
10x’lik sevgi ihtiyacınızın 8x’ini kendinizi severek karşılarsanız kalan 2x’i
birisi size verirse ne ala, vermezse de siz 8x’le zaten mutlusunuzdur, o 2x
olmasa da olur.
Bu
yüzden önce kendinizi sevin, sonra gerisi gelecektir. Aynadaki görüntünüzden,
her sabah ilk olarak baktığınız o kişiden memnun olun. Güzel de olsa çirkin de
olsa, zayıf da olsa şişman da olsa, zeki de olsa ortalama da olsa onu sevin.
Denklem bu kadar basit çünkü. Başkalarını sevebilmenin kilit anahtarı kendini sevmekten
geçiyor. Sonrasında zaten karşınızdakine saygı duymanız, ona değer vermeniz ve
dinlemeniz kaçınılmaz olacaktır.
yüzden önce kendinizi sevin, sonra gerisi gelecektir. Aynadaki görüntünüzden,
her sabah ilk olarak baktığınız o kişiden memnun olun. Güzel de olsa çirkin de
olsa, zayıf da olsa şişman da olsa, zeki de olsa ortalama da olsa onu sevin.
Denklem bu kadar basit çünkü. Başkalarını sevebilmenin kilit anahtarı kendini sevmekten
geçiyor. Sonrasında zaten karşınızdakine saygı duymanız, ona değer vermeniz ve
dinlemeniz kaçınılmaz olacaktır.
Sevgiler
İyi Haftalar
PS:
Biraz uzun bir yazı oldu, umarım sizleri sıkmamışımdır. Yorum ve görüşleriniz
doğrultusunda bunu bir yazı dizisi haline getirmeyi istiyorum. O yüzden
okuduktan sonra yorum yaparsanız sevinirim.
Biraz uzun bir yazı oldu, umarım sizleri sıkmamışımdır. Yorum ve görüşleriniz
doğrultusunda bunu bir yazı dizisi haline getirmeyi istiyorum. O yüzden
okuduktan sonra yorum yaparsanız sevinirim.
29 Yorum Var
ay canm benmkendmi bugün 10x kadar seviyorum senide tabi öperim
kuzum ben de seni öperim :*
dinlemek gercekten de o kadar onemlı ki..Dinle-yebil-mek diyorum hatta.
Bazen öfkemize, hırslarımıza o kadar kaptırıyoruz ki; karşımızdakinin ne söylediğine değil; ne duymak istediğimize ya da ne soylemek istediğimize odaklanıyoruz. O zaman da tolerans sınırları zorlanıyor ve mınık tartısmalar kavgaya donusuyor. Gerçekten dinlemeyi oğrensek; dunyayı kurtarabilecek güce sahip oluruz haberimiz yok 🙂
Sevmek, sevilmek dileği ile! opuyorum canım
aynen serabım artık kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor, yani duyuyor ama anlamıyor insanlar… ne büyük eksiklik…
Bir bu kadar daha olsa yine okurdum seni okurken hiç sıkılmıyorum. Hatta nedense milyon tane işimin arasında öncelikli oluyor başladıysam okumassam işlerimi yapamıyorum yada okuyamassam aklım kalıyor. Bu yazıların bize çok şey kattığını düşünüyorum farkındalıklarımız artıyor sayende. seni seviyorum canım :)))
canım benim kendi yaşadıklarımdan çıkardığım dersler işte, hayırlara vesile oluyorsa ne mutlu bana… ben de seni seviyorum kuzucum…
sık bizi hamide;)devamini bekliyoruz:)optummm
canımsın :))
sık bizi hamide;)devamini bekliyoruz:)optummm
Bu satırlardan da şunu anlıyorum ki, sen ne kadar farkında olursan ol, yine de üzülen olabiliyorsun.
tabii ki olabiliyorsun, bakınız ben bunun en büyük örneğiyim. Ama önemli olan bakış açın…
cok güzel yazmissin hamide'cim. bu güzel sözlerin icimi acti sabah sabah.
🙂
canım benim sevindim o zaman 🙂
Cok derin bir yanin var Hamide, o eglenceli on kisiliginin ardinda. Oturup seninle saatlerce konusabilirmisim gibi hissediyorum.
Tespitlerin cok yerinde, kitap kurtlugunun yarattigi dimag acmasindan kaynaklaniyor bu sanirim;)
Seni de, kendimi de seviyor, bize opucukler gonderiyorum<3
canım benim ben de sana karşı aynı şeyleri hissediyorum, zaten enerjilerimiz tutmasa birbirimizi hiç görmeden sevmezdik düşüncelerimize görüşlerimize değer vermezdik. Çok isterim inşallah en kısa zamanda buluşuruz hayat bu güzelliği yapar bize 🙂
10x örneği gayet güzel olmuş 😉
tidyghost.blogspot.com/
eyvallahh 🙂
ben kendimi çok seviyorum bebişim ne yalan söyliyim ama bazen karşımdakine hiç saygı duyasım gelmiyor..
oluyo be bebişim bazen, bazı öküzler saygıyı hak etmiyor da ondan o 🙂
bugünkü hissiyatıma o kadar uyan bi yazı olmuşki Hamide, keşke dedim buralarda bi yerlerde olsaydın, seninle karşılıklı oturup konuşsaydık, dertleşseydik. kanayan bi yaraya parmak basmışsın ve bu yaranın özellikle de erkeklerde mevcut olması bi tesadüf degil bence, sence?:)
zaten kendini sevmeyi bilmeyen insan ezik oluyo, ezik olunca da bunu bastırmak için etrafındakileri ezmeye çalışıyo. işin kötü yanı da bunu bi kendisi farketmiyo.. çok yazık böyle insanlara..
miyendis hesabın da oldukça rasyonel olmuş bebişim, bir miyendis olarak çok iyi anladım ben şahsen :))
sevgiciğime de dedim minikkuşum sen de ondan farksızsın benim için… enerjilerimiz tutuyor ne güzel uzakta da olsak seviyoruz birbirimizi 🙂 inşallah gün gelir de bir araya geliriz. ayrıca katılıyorum kendini sevmezsen ezik oluyosun sonra kendini adam sayan gelip seni eziyo… bu yüzden bu kadar bağrınıyorum yırtınıyorum kendinizi sevin diye… miyendis hesabım da 10 numara değğğğmiiiii :D:D
yine güzel bir yazi . yüregine saglik:)
canım teşekkürler 🙂
Hani senin bu ikinci paragrafın var ya, işte ben onun aynısını sürekli kendime, hatta çevereme söyleyip duruyorum.Kalbimi okuyosun hep. Seviyorum seni Hamidem 🙂 devam et yazmaya süper olmuş 🙂
Yazdığın her satır, her cümle o kadar doğru tespitler ki Hamidom.. İnsanoğlu daha anne karnında alışıyor sevilmeye, kendini sevmekten önce sevilmeyi öğrenerek kimliği oluşuyor. Ee hal böyle olunca, kendini sevmek, sonradan oluşabilecek zor bir uğraş olarak hep geri planda kalıyor.. Annelerimiz kendilerinden vazgeçip hayatlarını bizi sevmeye adıyor doğduğumuz andan itibaren. İşte bu durum bizlerde iç güdüsel olarak, "Bu hayatta önce karşındakini sev, onun için yaşa" algısını yaratıyor. Ama maalesef dediğin gibi, iki kardeş bile yeri geliyor aynı yoğunlukta hislere sahip olmayabiliyorken, kendimize hayatı paylaşacak eş olarak seçtiğimiz insanlarla aynı hislere sahip olmayı beklememiz biraz boş bir hayal olur. İşte tam bu noktada da, senin de dediğin gibi "saygı" kavramı devreye giriyor. Ne olursa olsun, koşulsuz saygı duymalı herkes birbirine. Hatta "sevme" konusunda da olduğu gibi, önce kendine, sonra çevrene saygı.. Daha konuşulacak söylenecek çoook şey var kuzum bu konu üzerine, sen bol bol yaz en iyisi=)
Esmer şekerime ve elbette sana, yazdıklarına harfiyen ve yürekten katılıyorum Hamido'm. "Bir insanı sevmekle başlar her şey." var ya, ondan da evvel, kendimizi sevmeliyiz, kendimize değer vermeliyiz ki; başkalarını da sevebilelim!
Uçaklarda bile söylüyorlar: Oksijen maskesini önce kendinize, sonra çocuğunuza takın, diye. Yazdıklarınla aynı mantık; ilk evvel kendine hayrı olmalı bir insanın, zaten gerisi dediğin gibi kendiliğinden geliyor ;))
Nasıl şahane bir yazdırrr bu :))
Ne güzel anlıyordum, sonra sayılar ve "x"ler girmeye başladı kafam karıştı. Şaka bir tarafa uzun zamandır okuduğum en düşündürücü -birazda sorgulatıcı- yazıydı. Selametle.
Kendini sevmek kısımlarını tam oturtamadım ama bence insan ilişkilerinin tümünün temelinde insana saygı sevgi hoşgörü iyi niyet gibi değerler var. Bunlar olmadan toplum değil sürü oluruz. Ve maalesef olmuşuz sanırım ki.