Eğer;
O’nu hatırladıkça başı göğe ermişçesine
ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz…
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla
O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz…
ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin…
O’nunlayken pervaneleşen yelkovanlar
O’nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine bir akrep kadar hain…
Sınıfta büroda yolda yatakta içiniz içinize sığmıyor
O’ndan söz edilince yüzünüz sizden habersiz
Mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor mahcup somurtuyor ya da muzip sırıtıyorsa
ve O her durduğunuz yerde duruyor
Her baktığınız yerden size bakıyor
Siz keyiflendikçe gülüp
Hüzünlendikçe ağlıyorsa…
Dünyanın en güzel yeri O’nun yaşadığı yer
En güzel kokusu bedenindeki ter
En dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse…
Hayat O’nunla güzel ve onsuz müptezelse…
Elmalar pembe kiremitler pembe gökyüzü yeryüzü O’nun yüzü pembeyse
Kışlar ilkbaharsa yazlar ilkbahar güzler ilkbahar…
Her şiirde anlatılan O’ysa…
Her filmin kahramanı O…
Her roman O’ndan söz ediyor
Her çiçek O’nu açıyorsa…
Bir anlık ayrılık bir ömür gibi geliyor
ve gider gitmez
Özlem saç diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa
İştahınız kapanıyor iştahınız açılıyor iştahınız şaşırıyorsa…
İştahınız
Hasret acısında bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa…
Eliniz telefonda yaşıyor
İşaret parmağınızla ha bire O’nu tuşluyor
Dara düştüğünüzde kapıyı çalanın O olduğunu adınız gibi biliyorsanız…
Mütemadi bir sarhoşluk halinde her çalan telefona O diye atlıyor
Vitrindeki her giysiyi O’na yakıştırıyor
Konuşan birini dinlerken “keşke O anlatsa” diye iç geçiriyorsanız…
Kokusu burnunuzdan
Sureti gözünüzden sesi kulağınızdan
Teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü…
Özlemi
Sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu…
Hem kimseler duymasın hem cümle alem bilsin istiyorsanız…
O’nsuz geceler ıssız sokaklar öksüzse…
Ayrılık ölüme
Vuslat sehere denkse…
Gamze gamze tebessüm de onun içinse
Alev alev öfke de;
Bunca tavır bunca sabır ve nihayetsiz kahır
Hep O’nun yüzü suyu hürmetine…
Uğruna ödenmeyecek bedel gidilmeyecek yol vazgeçilmeyecek konfor yoksa…
Dışarıda yer yerinden oynuyor ve “içeri”de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa
Nedensiz küsüyor
Sebepsiz affediyorsanız
Ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız…
Kaybetme korkusu kavuşma sevincinden ağır basıyorsa
Ve aşk gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim…
Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı
Bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa…
Her gidişte ayaklarınız “Geri dön” diye yalpalıyorsa
Ve siz kendinize rağmen dönüyorsanız
Sabırsız sınırsız doyumsuz bir tutkuyla…
…o halde yarın sizin gününüz!..
“Çok yaşa“yın ve de “siz de görün“üz.
/CAN DÜNDAR/
Aşk dolu, sevgi dolu, hep güldüğünüz bir hafta olsun…
/HT/
10 Yorum Var
Şahane…
tidyghost.blogspot.com
Peki o kişi artık yoksa ne olacak? ya bi daha hiç öle biri olmazsa:( bu aralar mutsuzmuyun ne? herşeye geç mi kaldım sanki..
Ahh Hamido'm… Ne çok severim bu yazıyı…
Tekrar okudum, tekrar bittim…
Bu şiiri her okuduğumda yüreğim pır pır ediyor, yeniden aşık oluyorum, midemde yeniden kelebekler uçuşuyor, heyecandan yine midem bulanıyor, bu yazı her okuduğumda beni yeniden aşık ediyor..
İyi ki paylaştın, ellerine sağlık <3
Aşk dolu bir haftan, ayın, yılın, yılların olsun! 🙂
noluyo hatun:) havada aşk kokusu var sankim:))))
Tüyleri diken diken etti. Nedendir bilinmez..
ahh kuzummm ahhh cigerimden vurdun beni ahhh :)))))
ayyyyy bayılıcımmmm yaaaa ekmek gıbı kızaran yuz:))) sen ne tatlısın cok yasa CAN DUNDAR
Canım benimm <3
Çok etkileyici, seviyorum bu adamı ya.